Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından düzenlenen Kadın ve Dış Politika Konuşmaları, 26 Nisan’da, Oxfam Türkiye Direktörü Meryem Aslan, Okan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zeynep Alemdar, Marmara Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Merve Özdemirkıran ve Medipol Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Duygu Öztürk’ün katılımıyla BAU Beşiktaş Güney Kampüsü B Konferans Salonunda gerçekleşti.
Moderatörlüğünü Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Siyaset Bilimi ve Uluslar Arası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Selcen Öner’in yaptığı programda uluslararası ilişkilerde kadının yerinden siyasal alanda kadının katılımına birçok konu tartışıldı. Program Oxfam Türkiye Direktörü Meryem Aslan’ın konuşmasıyla başladı. Aslan konuşmasında insanı yardım ve uluslararası ilişkilerde kadının yerinden bahsetti. Kadının uluslararası ilişkilerde bir katılımcı, oyun kurucu yani bu ilişkileri kuran yöneten taraf olarak bakılabileceğini belirten Aslan; “1946’da BM’nin kurulmasıyla kadın da devreye girdi. Hatta BM’nin kurulmasında ve karar mekanizmalarının belirlenmesi sürecinde kadınların en azından söylem olarak önemli bir rolü var” dedi. Bu süreçlerde kadının katılımının çok düşük olduğunu ve bu durumun uzun süre devam ettiğini belirten Aslan, bu sürecin 1975’e kadar devam ettiğini söyledi. 1975’te BM kadını geride bıraktığını fark etmeye başladığı dönemde dünyanın ilk kadın konferansını düzenlediğini ve bununla beraber kadının katılımı için biraz ivme yaratılmış olduğunu ifade eden Aslan ekledi; “Bu alanda, 1979’da uluslararası alanda kadın haklarının anayasası olarak bilinen yasalar belirlendi. 1995 yılında kadın hakları konusunda ve uluslararası ilişkilerde önemli bir kongre hazırlandı. Bunların hepsi kadın haklarının uluslararası alanda korunması için ve kadının uluslararası alanda katılımı için çok önemli yasalar ve kuramlar dizisidir. Bunlar kadına uluslararası alanda ortam oluşturdu ve devletlerin de kalkınma hedefleri buna göre şekillendi.” Diğer yandan bu çalışmaların hepsinin tek bir amacı olduğunu belirten Meryem Aslan; toplumsal cinsiyet eşitliğinin hem ulusal hem de uluslararası düzeye erişebilmesi ve kadının oyunu kurabileceği alan yaratma amacı için hazırlandığını söyledi. Bu anlaşmaların kadına alan yaratmak için ele aldığı 12 kritiğin olduğunu belirten Aslan; “Kadın – eğitim, kadın – sağlık, kadın – yoksulluk, kadın – ekonomi, kadın – çevre, kadın – medya, kadının karar mekanizmalarına katılması, kadın – şiddet, kadın – savaş, kız çocuğunun korunması, kadının insan hakları ve kadın haklarının korunması için kurumsal mekanizmaların konumu. Bütün uluslalar arası ilişkiler bu 12 kritik konu üzerine odaklanıyor” dedi. Meryem Aslan’ın konuşmasının ardından program Okan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zeynep Alemdar’ın konuşmasıyla devam etti. Uluslararası ilişkilerde kadın ve toplumsal cinsiyet değerleri konusundan bahseden Alemdar; “Toplum tarafından dayatılan belli ön kabuller nedeniyle kadınlar belli platformlarda yer alamıyor ya da ek olarak gözüküyor. Bunun farkındalığına varan BM, içinde kadın sorunlarıyla ilgilenen topluluğu ayırıp toplumsal cinsiyet örgütünü kurdu ve birlikte çalışmalar yürüttü. Ve hiç beklenmeyen toplumsal cinsiyet çalışmaları yapıldı” dedi. Buna ek olarak farklı bir örnek de verdi. “NATO bir güvenlik kuruluşu hatta özünde erkek askeriye bir kurum. 2007 yılında çatışmaların önlenmesi ve barışın inşa edilmesi sürecine kadınların katılımı ve kadına yönelik şiddettin azaltılması konusunda çalışmalar yaptı bu çok değerliydi çünkü güvenlik sektörü kadınların karar alma mekanizmasında yer almadığı bir sektörde en önemli uluslararası kuruluşlardan biri olan NATO böyle bir karar aldı. Dolayısıyla hiç beklemediğimiz yerlerden böyle güzel yerlerden özellikle NATO’dan böyle bir çalışma gelmesi bu konu için göz açıcı bir şey oldu” ifadesinde bulundu. Siyasal alana katılım ve kadın konusunu kısaca özetleyen Medipol Üniversitesi’nden Doç. Dr. Duygu Öztürk; “Kadının siyasal alanda var olması en eşitsiz ortamda var olması anlamına geliyor. Bu alanlara baktığımızda eğitim olsun ekonomi olsun yine buralarda dünya genelinde ilerleme görüyoruz fakat siyasette baktığımızda ilerlemenin çok daha az olduğunu görüyoruz. Peki neden kadınlar siyasette yer almak için çalışıyorlar. Neden daha fazla kadın olmalı sorusunu düşünüyoruz? Farklı görüşler ve ideolojiler var tabii ki, en temel olarak dünyanın yarısını oluşturan kadınların hak olarak adalet ve eşitlik olarak bu platformlarda bulunması gerekiyor. İşleyen bir demokrasi olmasını istiyorsak insan haklarına saygıdan eşitlikten bahsediyorsak belli alanlarda kadının varlığı gibi siyasette de kadının yer alması gerekiyor. Kadının olmadığı yerde demokrasinin hiçbir zaman işlediğini söyleyemeyiz” diye konuştu. Siyaset Bilimive Uluslar Arası İlişkiler Bölümü tarafından düzenlenen programın son konuşmacısı Marmara Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Merve Özdemirkıran, Uluslararası ilişkiler alanında akademik kariyere sahip kadınların siyasetle ilişkileri nasıl özellikle dış politikada karar alma mekanizmasında kadının yeri konularına değindi ve şöyle konuştu; “Devlet ve vakıf üniversitelerinde ve meslek yüksek okullarında görev yapan toplam 154bin 867 akademisyenin 87bin 891i erkek, 66 bin 976sı kadın yani yaklaşık %42’si kadın akademisyendir. Dolayısıyla unvanımız yükseldikçe sayımız azalıyor. Unvanımız yükseldikçe kadın sayısı artması daha yavaş. Çocuk doğruyoruz belki bu yüzden, ya da birileri bizim o unvanları almamızdan çok da memnun olmuyorlar. Dolayısıyla böyle bir saptama var. Bu da toplumsal cinsiyetle gün yüzüne çıkacak bir durum.”