Bahçeşehir Üniversitesi (BAU), üniversite senatosunun önerisi ve Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyetinin kararı ile Dr. Silvia Tellenbach’a hem Türk Ceza Hukukuna yaptığı büyük katkılar ve sağladığı değerli eserler için hem de Bahçeşehir Üniversitesi’nde bulunan Max Planck Kütüphanesi’nin kuruluş ve gelişimi açısından gösterdiği çaba için “Fahri Doktora” ünvanı verdi.
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Güney Kampüsü B Konferans Salonu’nda gerçekleşen törene hukuk dünyasının önde gelen isimleri, akademik çevreden seçkin kişiler ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı ile başlayan tören, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın’ın konuşmasıyla başladı. Dr. Silvia Tellenbach’ın çalışmalarından bahsederek konuşmasına başlayan Şenay Yalçın, “Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca olarak kaleme aldığınız eserlerinizde Türk Ceza Hukuku’na önemli bir yer verdiniz. Bu yayınlar Türk Ceza Hukuku’nu dünyaya tanıttı. Bahçeşehir Üniversitesi’nin bilimsel iş birliği anlaşması yaptığı Freiburg’taki Max Planck Enstitü nezninde Türkiye, İran ve Arap devletlerine ilişkin araştırma bilimlerinin kurulmasını siz sağladınız ve 1984 yılından beri bu bilimleri yönetiyorsunuz.” dedi. Dr. Silvia Tellenbach’ın Türk Ceza Hukukçuları için Max-Planck Enstitüsü’nün kapılarının açılmasındaki büyük katkısı olduğunu belirten Şenay Yalçın, Silvia’nın çalışmalarında Türk Ceza Hukuku’na büyük bir yer ayırdığını belirtti. Tellenbach’ın yaptığı Türkçe bilimsel yayınlarla Türk Ceza Hukuku’nun adil yargılanma hakkı ve hukuk devleti ilkeleri yönünde gelişmesi açısından büyük katkılarının olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şenay Yalçın, “Ülkemiz açısından en önemli katkılarınızdan biri 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza kanununu dünyaya tanıtmanız olmuştur. Türk ceza kanununu Almancaya tercüme ettiğiniz gibi Türk ceza hukuku bilimini anlatan önemli yapıtınız modern Türk Ceza Hukuku’nu tüm dünyaya tanıtmıştır. Üniversitemize yaptığınız katkılardan çok büyüktür büyük emeklerinizle kurulan ve giderek zenginleşen Bahçeşehir Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Max-Planck Kütüphanesi yerli ve yabancı pek çok araştırmacının ziyaret ettiği ve çalışma yaptığı bir yer olarak üniversitemiz için çok büyük bir değer teşkil etmektedir.”dedi.
Ardından konuşmalarını yapmak üzere kürsüye gelen Dr. Silvia Tellenbach, bu onura çok az sayıda bilim insanının ulaşabileceğini vurgulayarak, bunlardan biri olduğu için çok mutlu olduğunu ifade etti. Yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu’nun tez tasarısı hakkında Avrupa Konseyi’ne de rapor hazırladığını belirten Tellenbach, “Türk Bilim İnsanları’nın bizim Max-Planck Enstitümüzde kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamayı gaye edindim. Kütüphanemizin Türkiye bölümünü geliştirmek de benim için zevkli bir görev olmuştur. Bu kütüphane Türkiye dışındaki en zengin ve en kapsamlı Türk Ceza Hukuku Kütüphanesi’dir ve sürekli gelişmektedir. Bugüne kadar 70’in üzerinde Türk Ceza Hukuku Bilim İnsanı bizim enstitümüzde bilimsel çalışmalar yapmıştır. Bu hocaların çoğu halen Türkiye’de en yüksek makamlarda görev almış bulunmakta ve önemli bilimsel çalışmalar yürütmektedirler. Bu tür bilimsel çalışmalarda yabancı bilim insanları ile uzun soluklu iş birliği yapılmasına ilgi gösteren kurumlar önem kazanır. Bu bakımdan çok sayıda bilimsel toplantı ve yayın üretmiş olan Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ve Max-Planck Uluslararası Ceza Hukuku Enstitüsü’nün birlikte yaptıkları çalışmalar için sizlere çok teşekkür ediyorum.”dedi. Türk Hukukunun Almanya’da anlatılması ve Alman Hukuku’nun Türkiye de tanıtılmasının birbirlerini daha iyi tanımaya ve anlamaya yardımcı olduğunu vurgulayan Dr. Silvia Tellenbach, “Ben gençken Almanya’da hemen hemen hiç Türk Hukukçu yoktu. Bugün ise Türk bir genç hukukçu kuşağı çoğu avukat olmuş ve bir kısmı da bilim insanı olarak çalışmakta. Toplumların birbirlerini tanıma ve anlamalarına katkıda bulunmaktadır. Devletler arasında zor dönemler yaşanabilir. İşte resmi makamların yüksek sesle açıklamalar yaptıkları tam böyle bir dönemde bundan etkilenmeden birbirlerine karşılıklı saygı ve güven duyan ve birbirleri ile dostluk bağı ile bağlı insanlar arasında ortak ciddi bir bilimsel çalışmalar yapılması önem kazanmaktadır. Resmen emekli olmama rağmen daha uzunca bir süre buna bende katkıda bulunmayı arzu ediyorum. Bugün bana verdiğiniz bu onurlu ödül için sizlere yine kalpten teşekkür ediyorum.”dedi.