Çok uzun zamandan beri Venezuela ekonomisini izlemekteyim! Hugo Chavez 1954 doğumlu olup 1998-2013 arasında, yani hastalanmadan evvel ülkeyi başarılı bir şekilde yönetmişti. Halk onu sevmişti. Ama 2013’teki ölümünden sonra ülke, sıfır yönetim becerisi olan, eski bir otobüs şöförü ve sendikacı, 1962 doğumlu, solcu olmasına rağmen gaddar bir kişi olan Nicolas Maduro Mores iş başına gerçi.
Venezuela dünyanın en zengin petrol ekonomisi, global petrolün yüzde 17 kadarı Venezuela topraklarında. Ama beceriksiz şöför –sendikacı oyların sadece yarısını alabildiği gibi ülkeyi tamamen askerlere dayanarak yönetmeye başladı. Tabii ki sonunda isyan çıktı. Maduro 2012 yılından başlayarak başkan yardımcısı olmuş, 2013 sonrası ise başkanlığa geçmişti. Petrol fiyatları düşünce de ne yapacağını bilemedi. Ülkenin 2016 yılı dördüncü çeyrek büyümesi eksi yüzde 8.8! 2016’da büyümesi, IMF tahminine göre, eksi yüzde 18 civarında. 2017’nin başında sırf para basarak gelir sağlayabilen Maduro, enflasyonu geçen ay, The Economist dergisine göre, yüzde 562 düzeyine çıkarttı. Ülkede kamu bütçe açığı GSYİH oranı olarak olarak yüzde eksi 19.6!
Venezuela 2 aydır isyan yaşamakta. Bu dönemde 60 kadar kişi öldürüldü. Yüzlerce insan tevkif edilmiş hapse atılmış durumda, binlerce insan ise yaralı! Bu arada tabii bir de ülkenin ekonomik sefaleti var. 30 milyar dolar civarınde döviz rezervi olan Venezuela’nın şu andaki döviz rezervi, 10 milyar doların altında deniyor.
Venezuela’da ekonominin tek büyük geliri petroldendi. Ama petrolü çıkartmak için bilgi ve para gerekli. Venezuela Hükümeti bugüne kadar ya Merkez Bankası ya da kamusal petrol şirketi üzerinden borçlanabiliyordu. Şimdi bu kurumlar da finansal anlamda büyük zora girdi. Vatandaş ise gıda ve ilaç bulamıyor. Vatandaşın de gelir ve parası da yok. Ancak geçtiğimiz günlerde ortalığa dökülen bir borçlanma bilgisi, Venezuela’nın felaketini aleni hale getirdi.
PDVSA adlı ülkenin petrol şirketinin toplamı 2.8 milyar dolarlık bir borç bonosu, ikinci elde sadece 865 milyon dolara satılmıştı. Bonoyu alan ise yüzde 48 faiz getirisi elde edebilirdi. Bu bononun bilgileri geçtiğimiz birkaç günde manşete çıktı. Satın alan ise Goldman Sachs idi.
Daha evvel Venezuela’da bakanlık yapmış olan şöhretli iktisatçı Ricardo Hausman, bonoyu ikinci el olarak almış olsalar da, gaddar yatırımcı Goldman Sachs adlı ABD bankasını şiddetle eleştiriyor ve ‘Bir banka olarak uyacağın sözünü verdiğin ilkelerden hiç birini uygulamadığını biliyor musun?’ diyordu.
Tabii bir iki gün içinde Wall Street’te birçok küçük kurum ve banka da, 100 milyon dolar mertebesinde de olsa, benzer büyüklükte olmayan ama benzer şekilde çok aşırı, soygun düzeyi faiz getiren bonolarla ortaya çıkıverdi.
Goldman Baş Yöneticisi Lloyd Blankfein’a bir mektup yazan Maduro’nun karşıtı bir Venezuelalı hukukçu Julio Borges ise, Goldman Sachs’ın Venezuela’yı sömürdüğünü açıkça belirtti.
Goldman Sachs’ın birçok eski üst düzey çalışanı da, meğer Trump’ın hükümetinde görev almışlar!
(AKŞAM)