Bütün eğitimciler, eğitim yazarları liseleri kııtsııyor. En başarılı liseleç YGS dahileri, LYS şampiyonları gibi bir sürü methiye düzülüyor liselere. O kadar sakat bir bakış açısı ki sonııaym gitsin. Birincisi kııtsadığımz okullara bir de şu açıdan baksanız; bu okulların varoluş amacı ülkeyi geleceğe taşıyacak mezunlar yetiştirmek. Yaııi bu liselerin mezunları 43 yıldır ÖSYS’de şampiyon oluyor da ne oluyor diye somıak lazım. 43 yılda ilk 1000′ e giren 43 bin “dahi.” Peki sonuç ne oldu? Memleket daha fazla patent mi üretti, daha fazla marka ııu üretti veya memlektin milli geliri bu sayede iki katma mı çıktı? Bütün bu soruların yanıtı kocaman bir hayır. O zaman neden bu okullardan yeni ürünler istemiyoruz da aynı çamurda yuvarlanıyoruz. Eğitimin yeni dünyada en önemli çıktısı kuşkusuz girişimci nesiller yetiştinııektir. Peki, Türkiye’de neden iyi girişimci yok denecek kadar az? Aslında bu soruyu şöyle sormalıydık: Eğitim sistemimiz neden girişimci yetiştiremiyor? ? ? ? Türkiye’de ilköğretim problemi yıllardır çözüme kavuşmadı. Liselerde de dıırıuıı farklı değil. Dünya ticaretinden, Türkiye ekonomisinden ve girişimcilikten bihaber öğrenciler mezun ediyoruz. İlköğretim sert bir adını olsa da, 17-18 yaşlarında bir Türk gencinin kesinlikle girişimci rııhla tanışmış olması gerekiyor. İngiltere’den 40, ABD’den 34 yıl geriden gelen bir girişimcilik temelli eğitim sisteminden bahsediyoruz. Türkiye’deki iktisat fakülteleri bankacı, mühendislik fakülteleri ise masa başı “özel sektör memuru” yetiştiriyor. Bazı vakıf okulları ve birkaç devlet üniversitesi haricinde girişimciliğe yeterince önenı veren yüksek öğrenim kurumu çok az sayıda. Hatta bazı üniversitelerin mühendislik ve iktisadi idari bilimler fakültelerinde “Girişimcilik Kulüpleri” dahi bulunmuyor. Son dönemlerde gördük ki eğitini sisteminde tepeden inme radikal çözümler fayda getirmiyor. Bunun için eğitini bilimciler, başarılı girişimciler ve yurtdışında eğitini görmüş Türk vatandaşları ile bir ekip kurularak, yeni eğitim politikası planlanmalı. Ayrıca Türkiye, 2023 ve 2071 vizyonları için oluşturduğu iktisadi politikaya girişimciliği ve girişimcilik eğitimine ayıracağı bütçeyi de şimdiden konuşmalı. • iktisat Fakülteleri bankacı değil ekonomist yetiştirmeli, işletme fakülteleri ise yönetici yetiştirmeli. Kurum içi girişimciliğin de altını çizmeli. Dünya devi şirketleri yöneten Türklerin tek farkı, çoğunun Türkiye’de eğitim görmemiş olmaları. Demek ki sorun cevherde değil, işleyende. • Aşama aşama ilköğretim ve lise seviyesinde temel ekonomi, temel girişimcilik dersleri eklenmeli. Değerler eğitimi içerisinde iş ahlakına da yer verilmeli. Girişimci yetiştirirken yerli sömürgecilere karşı önlem alınmalı. • Türkiye’de girişimci olmarun -maalesef hala- bir işsizlik ya da iş bulamadığı için yapılan bir “oyalanma süreci” olduğu algısının yıkılması için daha çok etkinlik, eğitini kurumlarında daha çok konferans, daha çok teşvik gerekiyor. • Büyüyünce “girişimci olacağım!” diyen çocuklar yetiştirmeli. Bunun için ise girişimci öğretmenler. Bir nesil yetiştirmekten daha büyük bir girişini olabilir mi? • Siyasi otorite, girişimcilik eğitimine serbestiyet ve fon sağlayarak devlet üzerinde oluşabilecek yükü dışarıya vermeli. Düşünsenize devlet liselerinde ve üniversitelerinde girişimcilerin kredili dersler verdiğini? Vakıf okullarında okuyan gençlerimiz bunlardan faydalanırken milyonlarca öğrenci girişimcilikle neden tanışmasın? Ama bence bunların hepsinden daha önemlisi tercih dönemlerinde milyonlarca öğrencinin “Bu bölümde olursam iş bulabilir miyim?” sorusunun ortadan kalkmasıdır. 17-18 yaşında gençlerin hayal kurmasını bile kısıtlamış durumdayız. Unutmayın “başaranlar hep farklı olanlardır” çocuklarımıza öğreteceğimiz tek şey başarabilmeleri için deneme yapmaları ve bundan korkmamalarım öğütlemektir.
KARAR