Eğitim bir ülke için çok şey demektir. Her ülkede gelişimi, kalkınmayı, bilimi, geleceği ateşleyen güçtür. Bu yüzdendir ki gelişmiş bütün ülkelerin tarihinde bir eğitim hikayesi yatar. İşte ABD, 1800’lü yıllarda ABD’yi yaratan güç olarak üniversitelere en büyük yatırımları yapmış ve dünyanın süper gücü olmayı üniversiteleriyle başarmıştır. Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yerle bir olan ülke olarak savaştan çıkmış ama bütçesinden en büyük payı eğitime ayırmıştır. O dönem Alman başbakanı itirazlar üzerine “Bugünü düşünüyorsanız haklısınız ama yarın için haksızsınız” diyerek eleştirilere cevap vermiştir. Japonya, G. Kore ve bugün Çin… Bütün gelişmiş ülke hikayelerinin altında eğitim öyküleri var.
***
Türkiye’nin de tek çaresi eğitim ve bu eğitimin yaratacağı yeni bir hikayedir. Bu hikâye için fırsat Türkiye’nin ayağına geldi. Nedir bu fırsat diyeceksiniz; dünyanın en büyük bilim, robotik ve STEM organizasyonu olan Fırst Robotic Competition 2017 ABD Houston’da yapıldı. Bir yıl süren organizasyonda 6 bin 116 takım katılım gösterdi ve nihayet Houston’da 800 takım finalde kıyasıya mücadele etti. Bu takımların bazıları 50 yıllık geçmişe sahip birçoğunun bütçesi Türkiye’nin bu sektöre ayırdığı bütçe kadar. Ama Türkiye’den 10 takım bu finallerde yarıştı, hepsini kutluyorum. Ama bu 6 bin 116 takım içinde ‘Chairman’ yani en büyük takım ödülünün finaline 3 takım kaldı. 1 ABD, 1 Avustralya ve 1 Türk takımı… 15 genç bu alanda dünyanın en iyi 3 takımından birisi olmayı başardı. Bu çocuklar Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Lisesi İNTEGRA takımı. Sanırım 23 Nisan’da bu ülkeye verilecek en büyük ödülü verdiler. Ayrıca tüm Türkiye’ye “yeni dünyanın üretimi robotik, yazılım, endüstri 4.0 ve STEM” dediler. “Biz Türk çocukları olarak başarabiliriz. Yeter ki bize inanın ve imkân yaratın” dediler. Şimdi görev bu memleketi yöneten başta eğitim bakanı olmak üzere eğitimcilere düşüyor. Yıllardır yazdığım gibi hemen bütün Fen liselerini Fen ve teknoloji lisesi haline getirin, bu çocukları üniversite sınavından muaf tutun, bu çocukların aktif olarak kodlama, robotik, bilim ile uğraşmaları için ortam yaratın. Unutmayın bu şekilde 100 okul memleketin kaderini değiştirecektir. Unutmayın bu ülkenin kuruluşunda büyük bir eğitim hikayesi var, bundan sonraki kalkınmasında da eğitim olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin de temelinde büyük eğitim hikayesi var. 1923 yılında cepheyi bırakıp eğitim kongresine katılan Atatürk “Asıl savaşı burada kazanabiliriz” demiştir.
Ama beni en fazla etkileyen Cumhuriyet hikayesini Sadi Irmak anlatıyor; “1923 yılı sonlarında İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: “Avrupa’ya talebe yollanacaktır.” Allah Allah dedim, ülke yıkık dökük. Her yer virane… Bu durumda Avrupa’ya talebe göndermek lüks gibi gelen bir şey. Ama şansımı bir denemek istedim… 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına Atatürk “Berlin Üniversitesi’ne gitsin” diye yazmış… Vakit geldi. Sirkeci Garı’ndayım ama kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmeyeceğime karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzii (dağıtıcısı) ismimi çağırdı: “Mahmut Sadi, Mahmut Sadi…” “Benim” dedim. “Telgrafın var.” Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: “Sizleri (yurtdışında okumaya) bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz. Mustafa Kemal.” Bunu okuyunca düşündüklerimden utandım… “Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme” dedim. Düşünün, 1923 yılında o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman neler hissettiğini sezebilen ve ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi? Çok başarılı oldum. Kıvılcım olarak gittim, ülkeme alev olarak döndüm. İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşerî Fizyoloji Enstitüsü’nü kurdum, Kürsü Başkanı oldum. Daha sonra ülkemin Başbakanlığını yaptım. Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım!”
***
İşte bugün biz bir çıkış ararken aslında çıkışın ta 1923 yılında bize gösterildiğini hatırlatmak için yazdım bu anıyı. Ülkenin gündemi ne olursa olsun biz ne konuşursak konuşalım dünya dönüyor ve bütün dünya bunun farkında. Bizim de gündemimiz ne olursa olsun bu gündemi kıran ve dünyaya uyum sağlamaya çalışan bir avuç gencimiz ve onlara inanan bir grup eğitimci bu yolda emin adımlarla ilerliyorlar. On yıldır “Bu ülkeyi kurtaracak proje Fen ve Teknoloji liseleridir” diyen Türkiye’nin en önemli eğitimcilerinden Enver Yücel’e kulak verin. Bu ülkenin pırıl pırıl çocukları var. Bize düşen onların üretmesini sağlayacak ortamlar alanlar yaratmak. Her şeye boş gündeme inat “Türkiye ancak eğitimle gelişir ve kalkınır” deme zamanıdır. Bu kıvılcımı ateşleyen INTEGRA ve Tolga Yıldız’a ne yapsak ne desek az yolunuz açık olsun çocuklar iyi ki varsınız.
(KARAR)