Milli Eğitim Bakanlığı şişirme not veren okullarla mücadele etmek için çalışma başlatmış. Buna göre, şişirme not veren okullar uyarılacak, devam ederse kapatılacak. Problemi fark etmek doğru ama nedense MEB bu sorunu özel okulları doğal suçlu sayarak çözmeye çalışıyor. Öncelikle Bakanlığın bu ayrımcılığını kınıyorum. MEB’in özel okulu “sahtekâr” olarak görüyorum ama benim “devlet” okullarım bunu yapmaz demesi oldukça kötü bir yaklaşımdır. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor; sizin ruhsat verdiğiniz, öğretmen atadığınız, müfredatını belirlediğiniz özel okullara bu ayrımcılığı yapmanız kabul edilebilir bir şey değildir. Ha, önce size bir iğne batıralım ki çuvaldız batırmadan önce bir daha düşünesiniz; MEB yetkilileri olarak devlet okulunda çalışan herhangi bir öğretmenin cep telefonunu alıp inceleyin. İki haftadır okul müdürleri öğretmenlere SMS atıyorlar; “aman notları düşük vermeyin, çocukları mağdur etmeyin”. Şimdi bu mesajlar usulsüzlük olmuyor değil mi? Ayrıca devlet okullarında öğretmenlerin bir araya gelip açtığı kaçak dershaneleri bilmeyen yok. Üstelik birçok okul müdürünün hatta ilçe yöneticilerinin bile çocukları bu kaçak dershanelere giderken bu “usulsüzlük” olmuyor, ama özel okullar baştan “sahtekâr” öyle mi? Örnekleri artırabilirim ama bu kadar yeter sanırım. Amacımız her zaman üzüm yemek olmalıdır. Bu ülkede bir avuç eğitim girişimcisinin açtığı kurumları sürekli ayrımcılığa tabi tutmak sanırım pek adil olmuyor.
***
Ama sormadan da duramıyorum. Sevgili eğitim yöneticilerim hatırlar mısınız bilemiyorum. Azıcık hafızanızı zorlayıp size bundan 6 yıl önce yürülükte olan OBP (ortaöğretim başarı puanı), AOBP ve ilköğretimlerde ilköğretim başarı puanını (İÖBP) hatırlatmak isterim. Sanırım anımsamışsınızdır ama ben azıcık daha içeriğine değineyim. OBP ve AOBP dediğimiz sistem, Türkiye’nin bilim insanlarının uzun yıllara dayanan deneyimiyle oluşturulmuş, üniversite sınavlarında kullanılan bir başarı puanı uygulaması idi. Bu sistem o kadar güzel hazırlanmıştı ki, okulların bireysel öğrenci notlarının yanı sıra okulların total başarısını alıp oranlayarak, okulların notları şişirip şişirmediğini buluyor ve eğer okul notları şişirmişse okulun başarı puanını düşürerek öğrencileri eşitliyordu. Örneğin bir okulun 10 öğrencisi varsa ve bunların hepsine yüksek notlar verilmişse bu sistemle öğrencilerin puanları daha düşük oluyordu. Ama bir başka okul düşük puan vermişse “sen bu çocuklara haksızlık etmişsin” diye okul ortalaması yükseltiliyordu. Benzer sistem SBS’de de kısmen uygulandı bir süre.
***
Bu sistem değiştirildi. Üstelik bizim itiraz ve uyarılarımıza rağmen değiştirildi. Ben eğitimci olarak itiraz ettim ama nafile. O yıl değiştirildi. SBS gelirken de söyledim, yazdım; “okul puanlarını sınava direkt eklerseniz bu not şişirmesine ve torpile yol açar” dedim. Bu liselerde 6, ilköğretimde 4 yıldır uygulanıyor ve okullar da bu değişikliğin yarattığı sorunu öğrencilerine yüksek notlar vererek çözüyor. Değişiklik yaptıktan sonra yeni uygulamada şöyle yazıyor: “Üniversite yerleştirme puanları hesaplanırken öğrencilerin diploma notu 5 ile çarpılır, elde edilen puanın yüzde 12’si yerleştirme puanına eklenir”; ortaokullarda ise “öğrencinin 6’ncı, 7’nci ve 8’inci sınıf yıl sonu notları toplanır, üçe bölünür ve eklenir”. Şimdi bu cümlenin sonuçlarını size yazayım. Birincisi, öğrencinin puanı direkt alındığı için herkese 100 verebilirsiniz, zira bunun sağlaması yok. İkincisi, bütün öğencilere yüksek not verebilirsiniz, üstelik bunu da soran olmaz.
Peki, sonra ne oldu? Okullar verdikleri notların sağlamasından kurtulunca “nasıl olsa hesap soran yok, sistem içinde herhangi bir denge unsuru da yok, ben notları neden yükseltmeyeyim?” dediler ve bugünkü durum ortaya çıktı. Öğrenciler kim yüksek not verirse oraya gidiyorlar, çünkü aldıkları not direkt puanlarına ekleniyor. Bunu en fazla yapan kim biliyor musunuz, başarısı geçmişte yüksek olan bütün okullar.
***
Şimdi başa dönelim; MEB bu işin geldiği noktanın nihayet farkına vardı ve önlem alma gereği hissetti, ama bu ceza ile düzeltilemez. Hem TEOG’da hem de ÖSYS’de öğrencinin bireysel başarısının kullanılması doğrudur ama adil olmak daha doğrudur. Bunu sağlayacak olan da istatistik bilimidir. Bu tür önlemler alacaksanız lütfen istatistik bilimine başvurun, orada bunların çözümü var. Çözüm, kamuoyuna “suçlu özel okullar” diye mesaj vererek olmuyor. Üstüne üstlük siz işinizi düzgün yapmıyorsunuz diye zarar gören okullar var, onların hakkı ne olacak? Sonuç olarak, eğitimle ilgili kararlar geniş kesimleri ilgilendirmesi açısından ve zararlarının telafisi zor olduğu için iyi düşünülmelidir. Bu da bize ders olmalıdır diye düşünüyorum, ama “inşallah” demekten de kendimi alamıyorum.
(KARAR)