Eğitim bir ülke için çok şey demektir. Eğitim gelişimi, kalkınmayı, bilimi, geleceği alevlendiren ateşleyen güçtür. Bu yüzdendir ki gelişmiş bütün ülkelerin tarihinde bir eğitim hikayesi yatar. İşte, 1800 yıllarda ABD’yi yaratan güç olarak üniversitelere en büyük yatırımları yapmış ve dünyanın süper gücü olmayı üniversiteleri ile başarmıştır. Almanya ikinci dünya savaşından sonra yerle bir ülke olarak savaştan çıkmış, ama bu ülke bütçesinden en büyük payı eğitime ayırmış o dönem Alman başbakanı itirazlar üzerine “bugünü düşünüyorsanız haklısınız ama yarın için haksızsınız” diyerek eleştirilere cevap vermiştir. Japonya, G.Kore, İskandinav ülkeleri ve bugün Çin. Dünyada gerçek tektir artık “Ekonomisi gelişmiş bütün ülkelerin hikayelerinin altında güçlü eğitim sistemleri var.”
İşte Türkiye’nin de tek çaresi eğitim ve bu eğitimin yaratacağı yeni bir hikayelerdir. Bu hikâye için fırsat Türkiye’nin çok fırsatı var; en başta eğitime inanan güçlü eğitimcileri, çok zeki çocukları, inanmış insanları var. Ama bence en önemli fırsatı da “Transnasyonel” insan yetiştirmenin önemini bilen eğitimcileri ve okulları var. Transnasyonel insan kavramı kısaca çok dilli, çok kültürü ve sınırlar ötesinde iş yapabilen insan demektir. Bu açıdan Türkiye’nin geleceği için her okulun çocuklarını transnasyonel kimlikle yetiştirmesi önemlidir. Ülkemizde bu kapsamda maalesef çok fazla okul bulunmuyor. Sayıları 20-30 civarında. Birçoğu da yabancı özel okullar, MEB’in bu mantıkla kurulmuş okulu yok maalesef ama Türk girişimcilerin kurduğu bazı okullar var. İyi ki de var. Bu okullar içinde en fazla öne çıkan Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Liseleridir. Bu okulların nasıl bir mucize olduğunu halen anlayamadık. Halen eğitime model arıyoruz ama doğru model gözümüzün önünde duruyor. Öyle ki; akademik eğitim derseniz hem Türkiye’nin hem de dünyanın en iyi üniversitelerinde bu okulların mezunları okuyor. Üretkenlik derseniz dünyanın en büyük bilim, robotik ve STEM organizasyonlarında şampiyonluklar, lise olarak yüzlerce patent ve faydalı model, öğrenci temelli üretim atölyeleri, sosyallik derseniz; tiyatro, müzik, spor kulüpleri ve öğrencilerin BM, AB gibi üstü düzey yapılarda temsili, mutluluk derseniz tam adresi bütün öğrenciler ders saati tanımaksızın 7/24 okulda. Dün birçok ajanstan haber okudum çok mutlu oldum. Sadece Bahçeşehir semtinde bulunan okulda bu yıl 24 öğrencisinin 7 tanesi başta MIT olmak züere Dartmouth, Durham, Princeton, Northwestern olmak üzere dünyanın en iyi üniversiteleri tarafından tam burslu kabul aldılar.
Memleketin eğitim sistemini yöneten başta eğitim bakanı olmak üzere eğitimcilere diyorum ki; bu doğru modeldir ilk olarak bütün Fen liselerini Fen ve teknoloji lisesi yapın, bu çocukları üniversite sınavında muaf yapın, bu çocukların aktif olarak kodlama, robotik, bilim ile uğraşmaları için ortam yaratın. Unutmayın bu şekilde çalışan 100 okul memleketin kaderini değiştirecektir. Ülkenin gündemi ne olursa olsun biz ne konuşursak konuşalım dünyada zenginlik ve refah için tek çözüm kaliteli eğitimdir. Ülkemizin günlük tartışmalarının dışında çıkıp bu gündemi eğitim olarak ortaya koyan ve bu ülkenin geleceği için çalışan bir avuç gencimiz ve onlara inanan bir grup eğitimci bu yolda emin adımlarla ilerliyorlar. On yıldır “bu ülkeyi kurtaracak Proje Fen ve Teknoloji liseleridir” diyen Türkiye’nin en önemli eğitim lideri Enver Yücel’e teşekkür etmek lazım. Bu ülkenin pırıl pırıl çocukları var. Bize düşen onların üretmesini sağlayacak ortamlar yaratmak. Her şeye inat “Türkiye ancak eğitimle gelişir ve kalkınır” deme zamanıdır.
(Yeni Şafak)