Hollanda’da seçim, aslında önceden bilemeyenler için, tuhaf bir şey olarak düşünülmeli. Sadece 150 adet milletvekili seçilecekti ve de tam 28 adet de parti vardı.
Bu özet yazılırken seçimi kazanan Mark Rutte’nin partisi sadece 33 milletvekili çıkardı gibi bir sayı ile ortalıkta dolaşıyordu ve bir evvelki seçimden sekiz milletvekili daha az almıştı. (Tam sayım henüz ortada olmadığı için yuvarlak hesap konuşuyoruz!)
Diğer partilere bakarsak da, Muhafazakar Hristiyan Demokratlar ve de Pro Avrupa Demokrat Partisi’nin ikisi de 19’ar milletvekili çıkartmışlardı. Bu iki parti Rutte koalisyonuna girse de, bir parti daha ortak alınmak zorunda ki, gerekli milletvekili sayısı ortaya çıksın, çoğunluk olunabilsin!
Rutte’nin partisi bu seçimde en çok oy alan parti ama oyların sadece yüzde 21.2 kadarını almış görünüyor. Buna karşılık bu seçimi AB için ‘heyecan dolu’ hale getiren radikal Bay Geert Wilders’in partisi ise sadece yüzde 13.1 kadar bir oy alabilmiş.
Bu seçimde Bay Wilders yüzde 13.1 kadar oy almış ama 2012 seçiminde yüzde 10.1 oranında oy almıştı. Ama 2010 yılındaki seçimde ise oyları daha da yüksekti, oyların yüzde 15.5 kadarını elde etmişti. Yani son iki seçimdeki oy sayısı daha evvelki seçimde aldığı oydan daha az olmuş.
Tabii Hollanda’da esas konu Bay Wilders değil, yani onun oylarının azalması değil, esas konu ülkede oyların giderek çok sayıda partiye bölünmesi. Hollanda’da hükümetin etkin bir şekilde çalışması artık kolay bir konu olmaktan çıkıyor. Rutte ve Wilders oyların tam yüzde 33 kadarını almış, geri kalan oylar ise tam 11 parti arasında bölünüyor gibi. Daha önceki Parlamentolara bakılırsa 1986 yılında zirvedeki üç parti, oyların yüzde 85 kadarını almışmış. 2003 yılında ise üç en büyük parti oyların yüzde 74 kadarını almış. Fakat bu seferki oylamada en büyük üç parti oyların sadece yüzde 45 kadarını almış gözüküyor. Hollanda’daki durum doğal olarak aşırı bir durum. Ama Batı Avrupa’nın başka ülkelerine baktığınız zaman da, Hollandaya benzer şekilde bir bölünme trendi görülüyor.
Merkezi sağ ve merkezi sol partiler küçülüyor, küçük partiler büyüyor, ve anormal sayıdaki partilerin koalisyonları da artıyor. Belçika 2010 seçiminde bir hükümet kurabilmek için tam 541 gün çabalamış. Son yıllarda hem İspanya hem de Yunanistan da bir parlamentoyu kurabilmek için tam iki seçim yapmak zorunda kalmışlar.
Hollandada, bu sefer bazı partiler de Bay Wilders ile katiyen hükümet kurmayacaklarını peşinen söyledikleri için beş veya altı partilik bir hükümet bile kurulabilirmiş.
Bu yazı ABD’de University of Georgia’da öğretim üyesi olan C.Mudde tarafından yazılmış bir makalenin özeti!
(AKŞAM)