Bundan on yıl kadar evvel, dünyaca finansal krizin zirvesinde idik ve bugünkü dünyanın bütününün 164 trilyon dolarlık borç toplamı, finansal krizdekinden çok daha büyük bir rakam. Yani bugünlerde Dünyada aşırı borçlanma var.
IMF hem özel sektörün hem de kamu sektörünün borç düzeylerini azaltmaları gerektiğini söylüyor. Bunu yapmazlarsa daha kuvvetli bir finansal savaş yapabilme güçlerini kaybedecekler deniyor. Üstelik bugünün dünyasında öncelik de talebi destekleyebilmek değil. IMF’in Finansal Direktörü Vitor Gaspar bu nedenle ABD’yi eleştiriyor.
Gaspar’a göre ABD borçlarını azaltma girişimi olmayan tek ülke. Vergi indirimleri de tersine kamusal borcu daha yüksek tutuyor. IMF, ülkelerin politika plancılarına, ekonomik aktivite artarken, plancılar fonları maliye politikasını ayarlamak ve de borçları ödemek için kullanmalı diyor.
Dünya çapında borçlanmanın miktarı her yıl gerçekleştirilen mal ve hizmet üretiminin iki misli yüksek. Yani finansal krizde 2009 yılındaki zirve miktardan yüzde 12 daha yüksek ve de global üretimin yüzde 225 kadarı.
Toplam 164 trilyon dolarlık borcun yarısı üç ülke tarafından gerçekleştiriliyor. Bunlar, ABD, Japonya ve de Çin. Çin’in borçlanması 2001 yılında 1.7 trilyon dolar değerinden, 2016 yılında 25.5 trilyon değerine çıkmış bulunuyor. Bu da son on yıldaki özel sektör borcu artışının dörtte üçü kadar bir rakam.
IMF, özel sektörde eğer borç alanlar kemerlerini aynı anda kısarlarsa, bir finansal kriz daha ortaya çıkabilir de diyor.
Global ekonomi şu anda kuvvetli bir şekilde gelişse de, IMF tarafından tavsiye edilen şey ülkeler düşük vergi kullanmaktan vaz geçmeli ve de yüksek kamu harcamalarını da kısmalı. Doğal olarak da, kamu sektörü borçlarının da azaltılması gerekli.
Bir sonraki dönemde gelecek olan resesyon için de peşinen hazırlık yapılmalı.
Yüksek borç sorunu sadece büyük ekonomilerin sorunu değil. Orta düzey ekonomisi olan ülkeler de 1980 yılında yaptıkları gibi, daha yüksek oranda borç alma kovalamak yerine, borç durumlarını kontrol edilebilir düzeye getirmeye çalışmalılar.
Ancak Almanya ve Hollanda gibi yüksek mali gücü olan ülkeler, kamu yatırımı, altyapı yatırımı gibi konularda biraz daha bonkör davranabilirler. Bugünü değil ekonomilerinin geleceğini diğer ülkelerden biraz daha fazla düşünebilirler deniliyor.
(AKŞAM)