Tanrısız ve insansız bir dünya cenneti kurmayı hayal edenler; bu hayallerinin enkazı altında kalmaya mahkûmdurlar.
Bu söz Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’e aittir. Peki kimdir acaba bu “Bilge Kral..” Bu kadar önemli bir kişi midir diye soracak olursanız? Evet hemen söyleyelim; yaşadığı bütün zorluklara rağmen Bosna-Hersek’i bağımsız bir devlet yapmayı başaran, en zor anında halkının bir “baba” gibi etrafında kenetlendiği, derin bilgi birikimiyle “Bilge Kral” adıyla anılan ve dünyaya gelen ender liderlerden biri olan Aliya İzzetbegoviç’tir. Ömrünün sonuna kadar, ülkesini, ülkesinin kurumlarını kuvvetlendirmek, mültecilerin dönüşünü sağlamak, işlenen savaş suçlarının mahkemeye taşınmasını sağlamak, daha iyi uluslararası ilişkiler kurmak ve insan haklarının yayılması için mücadele eden Aliya İzzetbegoviç, sağlık durumu kötü olmasına rağmen, savaştan sonraki dört yıl boyunca da ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulundu. Büyük babasının İstanbul Üsküdar’da askerlik yaparken bir Türk kızıyla evlendiğini söyler ve büyük annesinin Türk olmasıyla övünürdü. “
İzzetbegoviç, Bosna’da 1992-1995 arasındaki savaşta halkına önderlik etti. 1995 yılında BM koruması altındaki Srebrenitsa’da Temmuz 1995’te soykırım işlendi. 21 Kasım 1995’te Savaşı bitiren Dayton Antlaşması’nı imzaladı. Anlaşmayla halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bıraktı. Ekim 2000’de rahatsızlığı nedeniyle devlet başkanlığı görevinden çekildi. Derin bilgi birikiminden dolayı “Bilge Kral” olarak da anılan Aliya İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Bosna-Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı ve “Bilge Kral” lakaplı efsane lider Aliya İzzetbegoviç’in en güzel sözlerinden geleceğimize yön verecek birkaç tanesi:
Benim için yeryüzünde iyi, doğru ve güzel ne varsa onun adı İslam’dır.
Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz.
Her şeye kadir olan Allah’a yemin ederim ki köle olmayacağız.
Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.
Aslına bakarsanız içinde yaşadığımız mekan ve çağdan dolayı bir katliam beklemiyorduk. Yaşadığımız mekân, Avrupa. İçinde bulunduğumuz çağ, 20. yüzyılın sonuydu.
Ben Müslümanım ve Müslüman olarak kalmaya kararlıyım. Bu hayatımın sonuna kadar böyle devam edecek………
(ÖNCE VATAN)