Tony Barber, Katalonya’nın son durumunu özetleyen bir analiz yapmış. Avrupa’daki ulusal ülkelerin hükümetleri Katalonya’nın ayrılma girişimine sempatiyle bakmıyorlarmış. Bu hükümetler, İspanyolların Katalanlara şiddetle yaklaşımının şeklini de desteklemiyorlarmış ama Paris, Berlin veya Londra İspanya’nın bölünmesini istemiyorlarmış, ayrılmak isteyenlerin de hukuki veya siyasi nedenleri olmadığını da vurguluyorlarmış. Fakat bugünlerde bazı kişiler farklı ülkelerden örnekler vermeye de başlamışlar.
Katalanlara destek yapanlar için bir örnek vermek gerekirse Slovenya gündeme getirilebilir. Slovenlerin Katalonya’yla sempatisi anlaşılabilir bir durum. Slovenya 26 yıl evvel komünist Yugoslavya’dan kopmuş ve tarihinde ilk defa ilk defa bağımsız olmuş. Küçük bir ülke olan Slovenya komünist Yugoslavya’dan koparak Sırp dominasyonundan kurtulmuş. Katalanlar da Madrid’den kurtulma yatırımı yapmakta idiler. Ama durum gene de biraz farklı.
Katalonya’nın şimdi kenara itilen ve tehdit edilen lideri C. Puigdemont 1991’de Slovenya’yı ziyaret etmişmiş. Slovenlerin ayrılmak için kullandıkları sulh içindeki demokratik yaklaşımı da incelemiş.
Ancak Slovenya ile Katolanya arasında, benzerlikten çok farklılık var.1989’da Slovenler Anayasayı değiştirmiş ve 1990’da çok partili ve serbest seçimler yapmışlar. Ve de bir bağımsızlık referandumu da yapılmış. Nüfusun yüzde 90 kadarı seçime katılmış ve yüzde 90 kadarı da bağımsızlık lehine oy kullanmış. Böylece 1991 yılında da bağımsızlık ilan edilmiş.
Katalonya’daki durum ise biraz farklı. Katolanya’da istaitiklere bakılırsa, nüfusun çoğunluğu ayrılma taraftarı değil. Referanduma katılanların yüzde 90 kadarı ayrılalım oyu vermiş ama oy kullananlar toplamın sadece yüzde 43 kadarıymış. Yani çoğunluk bağımsızlık referandumunu boykot etmiş, katılmamış.
Slovenya 1989-1991 arasında nerede ise tamamen Slovenlerin ülkesi imiş. Slovenya’da çok küçük bir Sırp azınlık varmış.
Katalonya’da nüfusun yüzde 46 kadarı ana lisan olarak İspanyolca konuşuyor. Nüfusun yüzde 36 kadarı Katalanca konuşuyor. İspanyolca konuşanlar ise İspanya’dan ayrılmak istemiyor.
İspanyol lider Mario Rajoy, Katalanlara çok sert ve çok kötü, hukuk dışı denilebilecek şekilde davrandı. Ama eski diktatör Francisco Franco’ya da pek benzemiyor. Sırp Slobodan Miloseviç’e de benzemiyor. Sonuçta İspanya bir demokrasi.
İspanyollar der ki, mesela İtalya’nın 1860 tarihinde bağımsızlığa geçme sürecinde olduğu gibi, Slovenya’nın bağımsızlığı da güçlü ve büyük devletlerden destek görmüştü. Ama Katalanlar bu dozda bir destek görmüyor deniyor.
İspanya’da son olarak devlet 21 Aralık tarihinde sürpriz seçim yapılması kararı verdi. Katalanlar çoğunluk sağlarsa ne yapılacak, tabii o da bilinmiyor.
(Akşam)