Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat, yeni sisteme büyük bir değişiklik olarak değil, eski sistemin rötuş ve düzeltilmiş hali olarak baktığını söyledi.
Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, ‘yalın, sade, kolay anlaşılabilir, kolay yönetilebilir’ olarak açıkladığı yeni sisteme sahip üniversite sınavının adını Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) olarak açıkladı. Yeni sisteme ilişkin değerlendirmede bulunan Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat, “Yeni açıklanan sınav sistemi bir öncekinin daha sadeleştirilmiş hali, yeni bir sistemden daha çok eski sistemin işlemeyen ve sıkıntı yaratan taraflarının rötuşlanması şeklidir” dedi.
“YENİ SİSTEMİ, ESKİ SİSTEME RÖTUŞ VE DÜZELTME OLARAK TANIMLIYORUM”
Türkiye’de merkezi yerleştirme sürdüğü sürece eğitim sisteminde yaşanan sorunların devam edeceğini vurgulayan Polat şunları söyledi:
“Öğrenciler için aynı şey devam edecek soru sayısının azalması öğrencilerin kendilerini ifade etmesini zorlaştıracaktır. Türkiye’de merkezi yerleştirme sürdüğü sürece üniversite kendi öğrencisi, öğrenci kendi yeteneklerini gösteremediği sürece sınavı bin soruda yapsanız 100 soruda yapsanız; tek günde yapsanız beş günde yapsanız bu sorunu çözemezsiniz. Sizin merkeziniz sınav ve o sınavdaki sorulara verilen cevap odaklıysa öğrenciye ne yaparsanız yapın, öğrenci tek bir sınavdan üniversiteye girdiği için bu sorunlar hiç bir zaman çözülmeyecektir. Ama en azından martta bir sınav haziranda bir sınav, ikinci dönem tamamen lisenin askıya alınması sürecini bu sistem çözmüş olur. Ama yine öğrenci sınav odaklı düşünecek, yine sınava hazırlanacak. Sınav olduğu sürece bazı sorunları asla çözemiyoruz. En azından YGS’nin kalkması liselerin mayıs ayına kadar ders yapmasını sağlayacak. Türkçe, matematik ağırlık sınavlar her zaman iyidir. Çünkü düşünme ve kendini ifade etme becerisini güçlendireceği için öğrencinin kendisini daha rahat ifade etmesini sağlayacaktır. Sonuç olarak bunu çok büyük bir değişiklik olarak görüp her şeyi değişecek diye bakmak tamamen hayalcilik olur. Ben yeni sistemi, eski sisteme rötuş ve düzeltme olarak tanımlıyorum. ”
Yeni sistem hakkında bilgi de veren Polat şöyle konuştu:
“Sisteme baktığımız zaman, bir hafta sonu iki günde yapılan sınav sistemi içerisinde birinci oturumu Türkçe, matematik olarak düzenlemişler 80 soru 120 dakika süre vermişler. Buradaki mantık şu Türkçe, matematik her öğrenci için temel iki tane derstir. Dersin de ötesinde biri dili kullanma becerisi, diğeriyse işlem yapabilme yeteneğini sorgulayan sınavlar dolayısıyla bizim yapmış olduğumuz birinci oturumdaki temel yeterlilik testini sınav odaklı düşünmek yanlıştır. Türkiye’deki her çocuğun lise sona gelen bütün öğrencilerin yapması gereken, bilmesi gereken bir şey olarak bakmak gerekir. Bütün öğrencilerin bu sınava girmesi isteniyor. Aynı gün öğleden sonra da ikinci oturum yapılacak, öğleden sonraki oturumu LYS’ye benzetebilirsiniz. LYS farklı günlerde 90’ar, 80’er soru ile yapılan bir sınavdı. Şimdi yapılan iş şu öğrenci sabah 120 dakikalık 80 soruluk bir sınava girecek; öğlen 2 saat ara verilecek öğleden sonra tek oturumda 4 farklı testten oluşan edebiyat,matematik, fen bilimleri ve sosyal bilimlerden oluşan kitapçık önlerine koyulacak. Öğrenci, puan hesaplanması için bu kitapçıktaki 40’ar sorudan 2 teste cevap vermek durumunda. Geriye kalan 80 soruyu çözmeyebilir. LYS’de edebiyatın, coğrafyanın, matematiğin 80 sorusu vardı 40’a düşürülmüş, fen bilimlerinin 90 sorusu vardı 40’a düşürülmüş dolayısıyla bu LYS’nin bir öğrencinin üniversiteli olması için eskiden yarattığı etkinin azalması anlamına gelir. Önceki sınavda tıp okumak için öğrenci YGS’ye girerdi orada matematik, fen yapardı şimdi öğrenci tıp okumak için 80 tane matematik yapacak, 40 tane fen yapacak dolayısıyla sınavın ağırlığı matematiğe kaymış oluyor. ”
Öğrencilerin birinci ve ikinci teste girdikten sonra her öğrenci için 4 farklı puan türü hesaplama yapılacağını aktaran Polat, “Bunların birincisi sayısal, ikincisi sözel, üçüncüsü eşit ağırlık, dördüncüsü temel yetenek puanı. Bu temel yetenek puanı ön lisans için kullanılacak ve öğrencinin ikinci bölümde ne alırsa alsın tercih yapabilmesi için 180 barajını geçmesi için kullanılacak” diye konuştu.
“MATEMATİK AĞIRLIKLI BİR SİSTEM GELMİŞ OLDU”
Yeni sistemin daha çok matematik ağırlıklı olduğunu dile getiren Polat, sözlerini şöyle tamamladı:
“Öğrenci, ikinci sınavdan yaptığı testlerle birlikte de sayısal, sözel, eşit ağırlık puanları hesaplanacak ve tercih yapacak aslında değişen sistem bu. Puanların hesaplanması kısmında eşit ağırlık öğrencisi için yüzde 40 birinci test yüzde 60 ikinci test yani öğleden sonra girmiş olduğu edebiyat, matematik dolayısıyla eşit ağırlık öğrencisinin puanı hesaplanırken yüzde 50’sini matematikten alacak. Sayısal puan türünde öğrenci 80 matematik, 40 fen çözmüş olacak yine puan hesaplanırken yüzde 50’si matematik, yüzde 30 fen ağırlıklı olacak. Özetle Türkçe, matematik ve sayısal öğrencileri için matematik ağırlık bir test sistemi geldi. Dil sınavı için de öğrenciler pazar öğleden sonra 180 soruluk sınava girecekler onların da puanları Türkçe,matematik, temel yetenek testinde aldıkları yüzde 40 ve pazar günü girdikleri sınavdan yüzde 60 şeklinde alacak. “