Hazır baraj puanları tartışmaya açılmışken bence memleketin en büyük sorunu olan sınavlar konusunu da gündeme getirelim. Ben 26 yıllık eğitimci olarak birçok konuda kendimi yenileme fırsatı buldum. Bütün dünyaya baktığımda üzüldüğüm ve değiştirmeye gücüm yetmediği için kahrolduğum tek şey üniversitelerimizin öğrenci alım sistemidir. Düşünebiliyor musunuz, eğitim sistemimiz 12 yıl boyunca çocuklarımızı tanıyamıyor ve bir sınavla geleceğimizi yönlendirmeye çalışıyor. Geleceğimiz olan bu çocukların kişisel özellikleri maalesef kimsenin umurunda değil. Dünyaya bakınca gençlerimize üzülmemek elde değil. Şunu kabul edelim; çok kötü bir üniversite giriş sistemine sahibiz ve dünyada bizim kadar gençlerine eziyet eden ülke yok. Bunu söylerken inanın çok sağlam dayanaklarım var. Lise eğitimi ve onun devamı üniversiteye geçiş sisteminin her yıl ne kadar öğrencimizi yok ettiğini hiç düşündünüz mü? Bir düşünün 1974’ten bugüne tam 47 yıldır uygulanan ve her yıl milyonlarca öğrencinin katıldığı bir sınav. Sadece bu yıl 2,6 milyon aday. Bir hesap yapın Allah aşkına bu çocuklar günde 2 saat test çözse biz bu yıl 2 milyar saat test çözüyoruz. Bu akla ziyan bir iş değil de nedir? Bunun yerine daha farklı şeyler öğretseydik memleket ne olurdu bir düşünün. Yine düşünün her yıl bu sınavda soruların tamamına yakınını yapan ilk 1000 öğrenci yani 47 bin “dahi” olmalıydı.
Peki nerede bu “dahi” ler. Sonuç olarak; sizce bu sistem doğru mu, adil mi en önemlisi de bundan mutlu olan kimse var mı? Üniversite sınavları liseleri esir almış, en iyi liseler en iyi dershaneler olmuş durumda. Çocuklarımızın kişisel becerilerini ve yetkinliklerini geliştirmek adına liselerde en ufak bir çabamız yok. Sizce bu sağlıklı mı? Yani, sizin bugünün doğruları ile yaptığınız eğitim maalesef gelecekte çocuklarımızın başarısız olmasına yol açacak bu kesin. Bir de eğitim sistemimiz istediğimiz seviyede olmayınca sorun daha da büyüyor. Oysa tek başına sınav oldukça anlamsız ve çağdışı. Bunun yerine elbette konulacak bir sürü yöntem var. Örneğin öğrencilerin 12 yıllık eğitim yaşamını baz alarak üniversiteler öğrenci seçebilir. Öğrenciler sınava hazırlanmak yerine becerilerini geliştirmek için dersler alır, kurslar alır ve bir CV oluşturur. Bu CV, öğrencinin ders başarıları, öğrencinin eğitim almak istediği alanla ilgili proje ve fikirleri alınır. Bu süreç hem okulları geliştirir hem de çocuklarımızı geliştirir. Sürecin her adımı gelişmeyi, yeni öğrenmeyi ve en önemlisi de kabul sürecinde sadece öğrencinin kişisel yapısını temel alan muhteşem bir süreç olur. Açıkçası ülke olarak üniversitelere öğrenci seçme sürecinde; üniversiteler, öğrenciler ve gelecekte bu insanlardan verim alacak sektörlerin dahli olmaması düşündürücü değil mi? Tabii benim en büyük itirazım gençlerimizin yani gelecekteki insan kaynağımızın sadece akademik başarıya bağlı üniversiteye gitmesi çok ama çok sağlıksız bir süreç. En azından çocuklarımızın bu sistemde kendilerini gerçekleştirmeleri için bir çözüm önermek istiyorum. Sistemi toptan değiştirmek şu an olası değil ama en azından bu sistem kimin ne olacağına karışmasın. Kimin reklama olacağına çözdüğü coğrafya sorusu, kimin mühendis olacağına tarih sorulan değil, üniversiteler karar versin.
Peki çözüm ne? Üniversiteler için bir değil birden fazla, sürekli defalarca girilebilecek sınavlar yapalım. Bu sınavların sonuçlarını isteyen üniversite istediği gibi bir kriter olarak kullanabilsin. Ama bu sadece bir kriter olsun. Bunun sonucuna göre üniversiteler her bölüm için başvuru barajları açıklayabilsin. Bu durumda isteyen üniversite istediği barajı koyarak öğrenci havuzunu genişletip daraltabilir. Böylece öğrenci havuzunu belirleme şansı olur. Sonra her üniversite başvurma hakkı olan öğrenciden lisede yaptıkları projeler, yetenekleri, sosyal sorumluluk çalışmaları ve ilgilerine göre başvurular alsınlar. Sonra üniversiteler öğrenciler bu başvuru kriterlerine göre kabuller ve eğer vakıf ise burslar da versinler. Sonuçta ABD bunu yüz yıldır yapıyor neden biz yapmayalım? Eğer üniversite girişte sınav yerine yukarıda saydığım özellikler öne çıkarsa liselerde de eğitim değişir ve öğrenciler proje yapmaya, sosyal sorumlulukla uğraşmaya, okumaya ve kendini geliştirmeye başlarlar. Bu Türkiye’de olmaz diyebilirsiniz. Bu sistemi 8 yıldır Türkiye’de uygulayan bir üniversite var. Lütfen Apply BAU’yu inceleyin bakın neler oluyor. Bu uygulama tüm üniversitelere yayıldığında iddia ediyorum iki yıl içinde üniversitelerimiz daha üretken, öğrencilerimiz daha mutlu olacaklardır.