Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam) tarafından yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de hanelerin yarısı ya tasarruf yapmıyor ya da yapamıyor.
31 Ekim Dünya Tasarruf Günü kapsamında ortaya çıkan raporlara göre; Türkiye’de hane halkının son yıllarda tasarruf yapma konusundaki düşüşü göze çarpıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam) tarafından yapılan araştırmalara göre, 2014 yılına yönelik verilere bakıldığında hanelerin yüzde 44’ü tasarruf yapmıyor ya da yapamıyor.
Rapora göre; Türkiye ekonomisinin başlıca yapısal sorunları arasında sayılan tasarruf yetersizliğinin büyük ölçüde hane halkı tasarruflarındaki düşüşten kaynaklandığı ortaya çıkarken, bu durumun hanelerin kullanılabilir gelirlerinin daha küçük bir kısmı ile tasarruf yaptıkları ve tasarruf yapabilen hane sayısının azalmasından kaynaklandığı belirtildi. Tasarruf yapmayan hanelerin oranı 2003 ile 2007 yılları arasında yüzde 40 civarında seyrederken, 2008 yılından itibaren bir sıçrama kaydederek yüzde 48’e yaklaştı. Bu artışın sebebi, küresel ekonomik krizin Türkiye’ye yansıması sonucu işsizliğin artması ve gelirlerin düşmesi olarak görülürken, 2014 yılında hanelerin yüzde 44’ünün hala tasarruf etmiyor ya da edemiyor olması dönem başlangıcına kıyasla tasarruf etmeyen hane sayısının arttığını gösteriyor. Hane halkı tasarruf oranlarındaki düşüşün diğer nedeni ise tasarruf yapabilen hanelerin de tasarruf oranlarının azalması olarak yorumlanıyor.
Gelirden Çok Harcama Yapıyoruz
Öte yandan Betam’ın açıkladığı rapora göre, uzun dönemli yatırım olarak görülen dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar tasarruf olarak kabul edildiğinde, hane halkı tasarruflarında azalma görülmüyor. Bu bakımdan hane halkı tasarruflarındaki düşüş, dayanıklı tüketim mallarına yapılan harcamaların gelir artışlarından çok daha hızlı artması olarak belirtiliyor. 2008 yılına kadar tasarruf oranlarında yüzde 20’den yüzde 16,7’ye sınırlı bir düşüş görülse de, ardından gelen yükselişle birlikte bu oranın 2014 yılında yüzde 21,2’ye çıktığı görülüyor. Bu durum da 2003 yılına kıyasla az da olsa daha yüksek bir tasarruf oranı olarak belirtiliyor. Bunun yanında, dayanıklı tüketim mallarına yapılan harcamaların hane bütçesindeki paylarında ciddi artışlar görülmektedir. 2003-2009 döneminde, dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar gelirin yüzde 6,3’ü ile yüzde 11 arasında seyrederken, 2010-2014 döneminde bu pay düzenli bir artışla yüzde 11,6’dan 14,4’e yükselmiştir. Bu durum hanehalkının artan gelirlerinden daha fazlasını başta mobilya, otomobil olmak üzere çeşitli türden dayanıklı tüketim mallarına yaptıkları harcamalardan kaynaklandığını ortaya çıkarıyor.
Tasarruf Yapabilen Hane Sayısı Azalıyor
Betam’ın açıkladığı rapora göre, gelirlerinin bir kısmını harcamayan/biriktiren hanelerin tasarruf oranları 2003 yılında yüzde 24 civarında seyrederken, 2010 yılında bu oran yüzde 18,9’a kadar gerilemiş, ardından ılımlı bir yükselme eğilimine geçmesine rağmen 2014 yılında yüzde 20,5’e ulaşmıştır. Diğer bir deyişle güncel tasarruf oranı 2003 yılındaki tasarruf oranının hayli altındadır. Rapora göre bu durum, tasarruf eden hanelerin gelirlerinin 2003 yılına kıyasla daha küçük bir kısmını biriktirdiği gösteriyor.
Eğitim ve sağlık harcamalarının kullanılabilir hane halkı geliri içerisindeki payı ise bu dönemde hemen hemen hiç değişmeden yüzde 4 civarında seyrediyor. Eğitim ve sağlık harcamalarını da bir tür tasarruf olarak kabul eden rapora göre 2003-2008 döneminde yüzde 23,3 seviyesinden yüzde 20,3’e kadar düşen bu tasarruf oranı, 2008 yılının ardından yükselerek dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalardaki artış nedeniyle 2014 yılında ancak yüzde 25,4’e ulaşıyor. Diğer bir deyişle tasarruf oranlarındaki düşüş hane gelirinin artış hızıyla paralel artan eğitim ve sağlık harcamalarından ziyade dayanıklı tüketim mallarına yönelik güçlü talep artışından kaynaklanmaktadır.
Türkiye ekonomisinin başlıca yapısal sorunları arasında kabul edilen ve hükümet tarafından zorunlu bireysel emeklilik kesintisi gibi çeşitli teşviklerle aşılmaya çalışılan tasarruf yetersizliğinin esasen dayanıklı tüketim mallarına yönelik güçlü talep artışından ve bu artışın güçlü ve kapsayıcı gelir artışları ile hanelerin krediye erişimindeki kolaylaştırıcı gelişmelerden kaynaklandığı ortaya çıkıyor.