ÖSYM verilerine göre, üniversite sınavına olan talep her yıl artıyor. Bu yıl 2 bin 381 bin oldu. Aslında bekliyordum; ama yine de şaşırdım. Her yıl sistematik olarak başvuruların artması bana araştırılması ve üzerine düşünülmesi gereken bir olay olarak geliyor.
Sınavların yapılmaya başladığı 1974 yılında 200 bin olan bu sayı, o yıldan bugüne bakın nasıl bir değişim göstermiş: 1974’de 200 bin, 1980’de 466 bin, 2013’de 1 milyon 852 bine ve nihayet bu yıl 2 milyon 381 bine yükselmiş durumda. Şimdi bu sayılar ne anlama geliyor? Yorumlayalım: İyimser düşünürsek üniversite eğitimi ülkemizde algısı halen yüksek ve iyi diyebiliriz.
Ama bence bu kadar iyimser olmayalım; çünkü 1974’ten bu yana üniversite sayısı 31’den 180’e, kontenjanlar da 41 bin iken bugün 450 bine yükseldi.
Bu durumda bütün bunları düşününce bu sayının artmasının tek bir gerekçesi kalıyor: Toplum üniversiteleri iş bulma kurumu gibi görüyor. Böyle olunca da insanlar, üniversite eğitimi ile yaşamlarını garanti altına almak istiyor. Yani istihdam ile üniversite arasında bir ilişki kurulmuş durumda.
Öğrencilerin çoğu tercih yapmıyor
Peki, üniversite okumak için başvuran bu kadar genç aradığını bulabiliyor mu? Bakın, geçtiğimiz yıl ortaya çıkan ve “üniversite önünde yığılma var, bu yüzden sınav yapmalıyız” diyenlerin bu savını çökerten bir durumu paylaşayım: Geçtiğimiz yıl sınava giren 2 milyon 156 bin gencin içinden 750 bini tercih yapma hakkı olduğu halde tercih yapmamaya karar verdi.
Bu sayı sınava giren öğrencilerin yüzde 35’i demek ki, bu olağanüstü bir durumdur. Keşke bu olay TBMM’de veya bakanlar kurulunda konuşulsaydı. Bu çocuklarla ilgili YÖK bir çalışma yaptı ve onlara ulaştı “neden tercih yapmadınız?” sorusunu sordu.
Sizlerden isteğim, bu araştırma raporunun sonucunu www.yok.gov.tr den incelemenizdir. Kısaca anlatacak olursam, gençler “herhangi bir üniversite okumayı değil, kendilerini geleceğe hazırlayacak üniversiteleri” arıyor.
Aslında buna benzer değişimin işaretlerini görmekteydik son yıllarda, örneğin üniversiteye yerleşen her 100 öğrencinin 76’sının okuduğu üniversiteden memnun olmaması veya yüzde 44’ünün tekrar sınava girmesi gibi.
Sonuç olarak, biz ülke olarak bütün geleceğimizi bir sınava bağlamış seyrediyoruz. Biz öyle düşünsek de gençler böyle düşünmüyor. Onlar global dünyada olup biteni görüyor ve o dünyaya hazırlanmak istiyor. Bize düşen çok hızlı bir şekilde kendimizi toparlamak ve geleceğin üreten nesillerini yetiştirecek eğitim sistemini yaratmaktır. Unutmayın, bunu sınavla yapmamız olasılık dahilinde değildir.
Posta