2017 LYS yerleştirme sonuçları açıklandı. Üniversitelere yerleşen ve kabul edilen tüm öğrencileri kutluyorum. Bu yılın en ilginç istatistiği sanırım 214 bin kontenjanın boş kalması ve vakıf üniversitelerinin iki kategoriye ayrılması oldu. İki kategori derken birinci gruptaki vakıf üniversitelerinin yüzde 95 ve üstünde dolmasına yol açan teveccüh. İkinci grup ise tercih dönemi boyunca hızlı tüketim malı satıyormuş gibi reklam yapan üniversitelerin çok ciddi oranda boş kalması. Burada düşünecek çok şey var. İlk bakışta bu durum fazla önemsenmeyebilir ama madalyonun arkası pek de olumlu değil. Size biraz vakıf üniversitesinin ne olduğunu anlatmak istiyorum. Vakıf üniversiteleri, kar amacı gütmeyen, maddi kaynağı sadece öğrenci gelirleri olan üniversitelerdir. Bu üniversiteler devletten bir kuruş almadıkları gibi devlete ciddi vergi ödeyip istihdam yaratırlar.
***
Şimdi dönelim sınava, vakıf üniversitelerinin yerleştirme sonucuna nasıl baktınız bilemiyorum. Birçok liste yayınlandı falanca okul şu kadar doldu, filancası şu kadar doldu diye, peki gerçek durum nedir? Vakıf üniversitelerinin kurulma amacı memleket gençlerine kaliteli eğitim sunmak ve ülkeye katkı sağlamaktır. Peki hiç baktınız mı? bu üniversiteler kaliteli eğitimi hangi kaynakla ve nasıl yapacaklar. Vakıf üniversitelerinin görevi önüne gelene burs dağıtıp, topladığı bir avuç parayla, kalitesiz akademisyen bulup diploma dağıtmaksa sorun yok ama derdimiz kaliteli eğitimse durup bir düşünelim. Bu yılki sonuçlara göre vakıf üniversitelerinin ortalama burs oranı yüzde 50, bunlara bir de diploma bursları, ilk tercih bursları, yoldan geçen bursları!, özel bursları eklersek oran yüzde 60’lara çıkıyor. Yani 100 öğrenci aldığınızda 40 kişiden aldığınız parayla 100 kişiyi okutuyorsunuz. Peki bu normal bir durum mu? Kesinlikle hayır, siz herhalde öğrenci ücretini açıklarken açıkladığınız rakam, kar amacı gütmediğinize göre iyi eğitim için gereken minumum ücrettir. Peki nasıl oluyorda bu ücretten yüzde 60 feragat edebiliyorsunuz. Hatta bazı üniversitelerin bursluluk oranı yüzde 80’lere çıkıyor. Rekabet de iyi eğitimden çıkmış ve sadece kim daha çok indirim yapmaya dönmüş durumda.
‘Peki bunun ne sakıncası var, çocuklara imkan yaratılıyor’ diyebilirsiniz. Ben size söyleyeyim yüzde 80 burs dağıtan bir üniversitenin öğrencisi bu indirimlerle iyi eğitim, iyi hoca, iyi olanaklar alabilir mi? Yüzde 80 burs veren kurumun genel giderlerini, öğretim üyesi ücretlerini karşılaması mümkün mü? Geçtiğimiz günlerde kayyum atanan bir üniversitenin bir önceki yıl burs oranı yüzde 66’ydı. Ama gelen kayyum çok iyi çalışmış bu burs oranı yüzde 70’e çıkmış. Peki okul battığında bu çocuklar ne olacak veya bu borçları yine devlet ödemeyecek mi? Çünkü yasaya göre vakıf üniversiteleri kapatılamıyor ancak devredilebiliyor.
***
YÖK, bu konuda mutlaka birşeyler yapmalı. Denetimin dışında sürdürülebilirlik ve kaliteli eğitim açısından, dünya ile rekabet açısından bir şeyler yapmalı. Diploma dağıtan veya satan kurumlar yerine kaliteli eğitim yapmaya çalışan üniversiteleri korumalı, önünü açmalı. Bu rekabet yanlıştır ve böyle devam ederse çok yakında birçoğu kapatıp öğrencilerini kapının önüne koyacaktır.
Peki makul olan nedir? Tabii ki öğrencilere burs verilmelidir. Ama burs verirken yetenekli öğrenciye, ihtiyacı olan fakir öğrenciye, şehit çocuklarına, desteklenemesi gereken proje öğrencilerine burslar verilmelidir. Zaten bunların verilebilmesi için bol keseden dağıtılan burslar kesilip ABD’de olduğu gibi başvuru alıp kabuller verilip burs sağlanmalıdır. Burs bir başarı göstergesi değildir ve eğitim ucuz yapılamaz. Bu yüzden başta YÖK olmak üzere tüm üniversitesi mütevelli heyetleri bu duruma bir el atmalıdırlar. Aksi halde kalitesiz, içeriksiz, akademisyen ve bilim adamına kaynak yaratmayan, memleketi geleceğe taşıyacak adamlar yetiştirmek yerine diploma dağıtan kurumlar olacaktır üniversiteler.
(KARAR)