Cumhurbaşkanının “TEOG kaldırılsın” sözünden bu yana katıldığım bütün televizyon programlarında, bu köşemde ve sosyal medyada yeni sistem ile ilgili önerilerimi, yorumlarımı aktarmaya çalışıyorum. Ama sanki TEOG’u ben getirmişim gibi ne desem birileri hemen karşı çıkıyor. Bu arada destekleyenlerde bir o kadar fazla. Her konuda olduğu gibi bu konuda da derdimizin ‘iyi’yi aramak değil birbirimize karşı durmak olduğunu anlıyorum. Bu da üzücü tabi ki. Bu süreçte çok konuşuldu, yazıldı, çizildi hatta hayatında hiç TEOG’u duymamış isimler, başta Nihat Doğan olmak üzere siyaset tartışmak için toplanmış TV yorumcuları da araya bu konuyu sıkıştırdılar. Ben ilk gün çıktığım İsmail Küçükkaya ile Fox haberde “TEOG kalktı artık uygulanmayacak” dedim. Bir gün sonra sayın bakan bu yıl TEOG yok dedi. Sonra olması gerekeni ve Ankara’da konuşulanları yazdım, bir süre sonra herkes bunu konuşmaya başladı. Yetkililer de benim söylediklerime benzer sistemler üzerinde çalışıldığını anlattılar. Gelin ben size bugün üzerinde çalışılan ve son aşamaya gelmiş sistemi anlatayım siz buna hazırlıklı olun.
Şuradan başlayalım; ben her zaman çocuklarımızın geleceği için olması gerekeni söylemeye çalışıyorum ve bu değişikliğin sorunlara büyük oranda çözüm getiremeyeceğine inanıyorum ama en azından geleceğimiz için bir nefes almak olarak görüyorum. Gelelim çalışılan sistemlere; aslında 1998 yılı öncesindeki yapıya benzer bir yapıya dönülüyor. Hatırlarsanız o yıllarda 8. sınıfın sonunda Fen liseleri, askeri liseler ve bakanlıklara bağlı meslek liseleri sınavları vardı ha bir de 5. sınıfın sonunda kolej (Anadolu liseleri) sınavları. Bütün rakamlara ulaşamadım ama bu sınavlara toplam öğrencinin %15’i girebiliyor. Çünkü özellikle fen liseleri ve askeri okullara girebilmeniz için bir baraj puanı geçmeniz ve öğretmenler kurulu tarafından önerilmeniz gerekiyordu. Bunun o dönemde çok işe yaradığını söyleyebilirim. Bunun dışında tüm okullar adrese dayalı sistemle öğrenci alırlardı.
***
Yeni sistemde yapı olarak buna benzer ama uygulama olarak birkaç yöntem üzerinde çalışılıyor. Bu çalışma 4 başlık altında toplanıyor. Birincisi; sayıları 607 olan fen ve sosyal bilimler liseleri bu okullar için merkezi sınav yapılması öne çıkmış durumda ama bu sınava her öğrencinin girmesi istenmiyor. Bunun için sınava girecek öğrencilerin nasıl belirleneceği soru işareti. Üç seçenek var, öğrencilerin 8 yılın sonundaki not ortalaması, sosyal sportif ve bilimsel etkinliklerden elde ettiği skor, öğretmenler kurulu kararı ile oluşacak başarı puanı ile katılım veya sadece okul öğretmenler kurulu kararı ile katılım. Bu süreçte okulun ve öğretmenin rolü tekrar çok öne çıkar ki bence çok da iyi olur. Birileri not şişirme, torpil diyecektir ama okulu okul yapmak için başka seçenek kalmadı. Bu sınava öğrencilerin (1.3 milyon toplam) yüzde 15-20 si girsin isteniyor. İkinci başlık proje statüsündeki Anadolu liseleri, bu okulların sayısı 42 (en son benim bildiğim) bu okulların ya fen liseleri ile beraber ya da kendi sınavlarını yaparak öğrenci alması isteniyor ki bu okulların toplam kontenjanı 6.000 civarında. Üçüncü grup özel liseler, bu okulların öğrenci kabulünde iki durum var. Birincisi yabancı özel okullar ve sınavla öğrenci alan okullar, ikincisi ise diğer özel liseler. Bu okulların öğrenci alımında bakanlık özel okul sınavlarına sıcak bakıyor, hatta sınavdan başka yöntemlere de açık, örneğin mülakat veya ek uygulama yapma hakkı verecek.
Bu üç seçeneğin toplam kapsadığı öğrenci sayısı kontenjanın %10’u kadar. Şimdi soru şu kalan %90 ne olacak. Burada en önde olan seçenek adrese dayalı yerleştirme. Sayıları 3.744 olan Anadolu liseleri ile, 4500 civarında olan meslek ve imam hatip liseleri tüm Türkiye’de adrese göre yapılandırılacak. Ortaokuldan mezun olan her öğrenciye ortaokul performans puanına göre okul seçenekleri sunulacak öğrenci bunlardan bir tanesine kayıt olacak.
Burada açıkta kalan konu öğrencinin istediği okul türü olmazsa ne olacak?
Bu sistem çalışır mı? Bence gayet iyi çalışır. Olumlu yönleri 1.3 milyon öğrencinin %90’ı sınavın dışına çıkar ve evine en yakın okulda okur. Diğer yandan okullar tek tip olmaktan çıkar. TEOG stresi biter. Olumsuz yanları var mı? Var tabi; birincisi işin içine bu kadar insan faktörü girmesi güven duygusunu sarsabilir. Okullar öğrencileri doğru değerlendirmeyebilir. Siyasiler kendi bölgesindeki okulların statüsünü değişerek sınav okulu yapabilir.
Sözün özü; bu kadar sınav odaklı düşünmek yerine tüm dünyada bu işlerin ne kadar az gerginlikle ve öğrenci odaklı yapıldığını unutmayalım. Yıllarca öğrencileri LGS, OKS, SBS, TEOG yaparak sıraladık sizce ne değişti. Bunların değişmesinin eğitimin kalitesini her seferinde olumsuz etkilediğini unutmayın. Bunu tartışmak yerine içeriği tartışmak daha önemli. Umarım bir an önce bu tartışmadan kurtulup içerik konuşmaya başlarız. Tabi ki siyasetçilerle değil eğitim bilimcilerle olması dileğiyle….
(KARAR)